Bizi Arayın
0532 282 07 81
0530 787 38 14
Pazartesi-Cumartesi
08:00-18:00
Isı Ses ve Yangın Yalıtımları ile Yıllardır Güvenle Hizmetinizdeyiz
Neden Biz ?
7/24 SERVİS HİZMETİ
ISI YALITIMINDA BİR DEVİZ
SES VE YANGIN YALITIMDA İLKİZ
Siz Yazın Biz Size Ulaşalım
ISI YALITIMI VE YALİZBOR
Yapılarda ısı kayıp ve kazançlarının sınırlandırılması için yapılan işleme ısı yalıtımı denilmektedir. Isı, her zaman yüksek sıcaklıklı ortamdan, düşük sıcaklıklı ortama doğru geçmektedir. Farklı sıcaklıktaki iki ortam arasındaki ısı geçişini azaltmak için, ısı yalıtım malzemeleri kullanılarak ısı yalıtımı yapılmaktadır.
Isı yalıtımı yaparak binanın ömrünü uzatmak, kullanıcıya sağlıklı, konforlu mekânlar sunabilmek ve bina kullanım aşamasında yakıt ve soğutma giderlerinde büyük kazanım sağlamak mümkündür. Binaların ısıtılması amacıyla büyük oranda fosil yakıtlar kullanılır. Fosil yakıtların yakılması sonucu yanma ürünü olarak açığa çıkan gazlar, hava kirliliğine ve küresel ısınmaya neden olur. Isı yalıtımı uygulamaları ile konfor koşullarının oluşturulmasında kullanılan enerji miktarının azalması, küresel ısınma ve hava kirliliğinin artmasını önler. Yapılarda kurallara uygun şekilde gerçekleştirilen ısı yalıtımının bireyler ve ülkeler açısından pek çok yararı vardır.
Bunların en önemlisi ısı yalıtımının enerji tasarrufuna olan katkısıdır.

İnsanların yasam kalitesinden ve konforundan ödün vermeden, enerji tasarrufu sağlamak için alınabilecek üç önlem vardır. Bunlar, yüksek verimli cihazların kullanılması, otomasyon sistemleri ve ısı yalıtımıdır. Bu üç önlem arasında ilk sırayı ise ısı yalıtımı alır. Etkin bir ısı yalıtımının yapılmadığı binalarda, enerji tüketimi çok fazladır. Hesaplamalar, etkin bir ısı yalıtımı ile yapılarda ortalama yüzde 50 enerji tasarruf edilebileceğini göstermektedir.

Isı yalıtımı sadece enerji tüketimini azaltmak veya çevre kirliliğini engellemek için yapılmaz. Aynı zamanda mekân içinde ısıl konforu da sağlar. Duvarların yalıtımsız ve bu nedenle iç ortama göre daha soğuk olduğu bir mekânda, iç ortam sıcaklığını ne kadar yükseltirseniz yükseltin, duvarları ısıtamayacağınız için dış duvarlar ile iç ortam arasında sıcaklık farkı oluşacaktır. Bu da, ısının ortam içinde soğuk yüzeylere doğru hareketini ve istenmeyen hava akımlarını oluşturur. Bu hava akımları da konforu azaltarak hastalıklara neden olur. Bunları engellemek için yapılarda ısıl konforu sağlamak gerekir. Isıl konforu sağlamak için ortam sıcaklığı ile dış duvarların iç yüzey sıcaklığı arasındaki sıcaklık farkı düşürülmelidir. Bu fark ne kadar yüksek olursa konfor da o kadar düşük olacaktır. Konforlu bir mekân için bu farkın en fazla 3°C olması gerekir.



Tablo 1: İç Ortam İle İç Yüzey Sıcaklıkları Arasındaki Sıcaklık Farklarının Konfora Etkisi

İç yüzey sıcaklıkları ile ortam sıcakları arasındaki farkı azaltmak için ısı yalıtımı gerekir. Isı yalıtımı ile mekânın her noktasında homojen bir sıcaklık sağlanır ve hava akımları engellenir. Bu da hem konforlu hem de sağlıklı bir ortam sağlar.

İç ortamda üretilen su buharı, yapılara zarar veren bir potansiyele sahiptir. Su buharı; basınç farkı nedeniyle ısı akımı ile aynı yönde hareket ederek yapı elemanının gözeneklerinden geçer ve dış ortama ulaşmaya çalışır. Su buharının yapı elemanı içerisindeki bu geçişi sırasında doyma veya daha düşük sıcaklıkta bir yüzeyle temas etmesi durumunda buharın bir kısmı yoğuşarak su haline geçer. Yapı elemanları içerisinde birikerek yapıya ve konforumuza zarar verir.

Yoğuşma iç yüzeyde veya yapı elemanları içine meydana gelebilir. Bu nedenle, yapı elemanları tasarlanırken mutlaka yoğuşma kontrolü yapılmalıdır. Bina kabuğu tasarımında; bağıl nem değerinin, kısa süreler için bile 0,8’den yüksek olması durumunda iç yüzeylerde küf oluşumu riski vardır. Yüzeyde meydana gelen yoğuşma, neme karşı hassas olan korunmamış yapı malzemelerinde hasarlar oluşmasına neden olabilir. Yüzeydeki nem miktarının fazla olması; telafisi olmayan, fiziksel değişikliklere (dökülme, kabarma vb.), kimyasal reaksiyonlara (paslanma vb.) ve biyolojik gelişmelere (ahşabın çürümesi vb.) neden olarak konforumuzu bozar.

Yapı elemanlarının ara yüzeylerinde meydana gelen yoğuşma, yapımızın yük taşıyıcı kısımlarında bulunan demirlerin paslanmasına neden olduğu için, yapı ömrünü tehdit eden unsurlardan biridir. Yoğuşma riskinin azaltılması veya ortadan kaldırılması için; yapı bileşenlerinin içinden birim zamanda geçen su buharı miktarı sınırlandırılmalı ya da yapı bileşeninin tüm kesitindeki sıcaklık dağılımı doyma sıcaklığının üstünde olmalıdır.
Yoğuşmanın hiç olmaması için, yapı bileşeni içindeki tüm sıcaklıkların, su buharının doyma sıcaklığından daha yüksek olması gerekir. Bu da yapı bileşeninin dış iklim koşullarından korunmasıyla, yani dış cephe ısı yalıtım sistemleri ile sağlanır. Böylece yapı bileşenlerinin, ısı yalıtımının sıcak tarafında kalmaları sağlanır ve yoğuşma sıcaklığının üstünde tutulur. Dolayısı ile yoğuşmanın zararlı etkilerinden korunulur.

Yoğuşmanın zararlı etkilerinden korunmak için yapılabilecek uygulamalardan biri de içten ısı yalıtımı uygulamalarıdır. Bu uygulamalarda, yapı bileşeninin içerisinden geçen su buharının azaltılması için buhar difüzyon katsayıları, yüksek buhar dengeleyicileri kullanılabilir. içten ısı yalıtımı uygulamaları ile iç yüzeyin sıcaklığı su buharının doyma sıcaklığının üzerinde tutularak küf, mantar, vb. oluşumu engellenir. Ayrıca yapı bileşeni içerisinden geçen su buharı miktarı sınırlandırılarak meydana gelebilecek yoğuşma miktarının yapı malzemelerine zarar vermesi önlenir.

Isı yalıtımsız mekânlarda, oluşan nemin hastalıklarla ilişkisi bilinmektedir. Nemli ortamlar, mikroorganizmaların üremesi için uygun koşulları yaratır. Bu da ortamdaki havanın solunum yolları için zararlı hale gelmesine yol açar. Nemli ortamlar ve bu ortamlardaki küf oluşumu, özellikle küçük çocukların astım hastalığına yakalanma riskini büyük ölçüde artırır. Standartlara uygun olarak yapılmış ısı yalıtımı, tüm bu sorunların oluşmasını önler.

Yukarıda ele aldığımız doğrudan yararlarının dışında ısı yalıtımının, dolaylı birçok faydası vardır. Isı yalıtımı yapılan yeni binalarda ısınma için daha az enerji gerekeceğinden, kazan büyüklüğü, radyatör sayısı ve kalorifer tesisatının diğer ekipmanları daha az kullanılır. Radyatör sayısının ve dilimlerinin azalması, odaların kullanım alanını da artıracaktır. Isı yalıtımının yaygınlaşması bu alanda yatırımları artıracak ve bu da işsizliği azaltıcı bir gelişme olacaktır. Aynı zamanda tesisatlarda yapılan ısı yalıtımı, tesisatları korozyondan koruyarak ömrünü uzatacaktır.

ISI YALITIMI VE YALİZBOR

Bor Takviyeli Selülozik yalıtım malzemesi Yalizbor, 0,038 – 0,045 W/mK ısı iletkenlik katsayısı, ek yersiz, dübelsiz yekpare uygulama imkânı, her türlü zemine hiçbir montaj donanımı gerektirmeden yapışabilmesi, en zor alanlarda, dar mekânlarda vb. rahatlıkla uygulanabilmesi avantajlarıyla, gerek ıslak gerek kuru uygulamalarda ideal bir yalıtım malzemesidir. Duvarlarda, dış duvarda dışardan giydirme cephe malzemeleri, siding vb. altında, içeriden alçı levha, lambri, ahşap vb. kaplama malzemeleri altında; Bölme duvarlarda, çift duvar malzemesi arasında (tuğla, bims, alçıpan vb) Döşemede, taban tahtası ve lambri altında, çatı arası zemininde; Çatılarda, mertek arasında, çatı tahtası üzerinde, beton, trapez sac, onduline hr levha, osb vb. malzemeler altında, yalıtım gerektiren her alanda güvenle kullanılmaktadır. Bina ve yapı sektörü dışında, trenlerde, vagonlarda, gemilerde, fırınlarda, çelik kapı arasında, yanmaz vana ceketi içinde vb. çok geniş bir kullanım alanına da hitap etmektedir.

Yalizbor, B sınıfı yangın direnci ile, bünyesinde bakteri, küf, mantar bulundurmama ve ahşap yiyen termit, ahşap kurdu, tahta kurusu gibi zararlıları uzak tutma özelliği ile, bünyesinde metalde korozyona yol açacak kimyasallar barındırmaması nedeniyle, özellikle ahşap, çelik ve prefabrik yapılarda vazgeçilmez bir yalıtım malzemesi olmuştur.

Bünyesinde %75 oranında geri kazanılmış selülozik malzeme ihtiva eden Yalizbor, bu özelliği ve üretiminde hiçbir yapay, petrol esaslı kimyasal madde kullanılmaması ile de ekolojik ürünler içinde üst sıralarda yerini almıştır. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan diğer yalıtım malzemelerinden, tamamen doğal olması ve büyük oranda geri kazanılmış malzeme kullanılması ile ayrılmaktadır.

Yalizbor ile yalıtım, hem fosil yakıtların kullanımından doğan zararların azaltılması ile, hem tamamen ekolojik hammadde ve geri kazanılmış malzeme kullanımı ile, hem de tamamen yerli hammaddeden oluşması nedeniyle her anlamda ülkemize katma değer sağlamaya devam ederek kazandırmaktadır.
SES YALITIMI VE YALİZBOR
SES YALITIMI HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Yasadığımız konut, okul, işyeri vb. binalar ile çevreyi, istenmeyen seslerden yalıtarak gürültünün zararlı etkilerinden korunmak; kayıt stüdyoları, sinema, konser salonu vb. mekânları istenmeyen seslerden yalıtarak gerekli kullanım koşullarını oluşturmak; jeneratör, hidrofor, kalorifer vb. gürültülü mahalleri yalıtarak çevreye yaydıkları gürültüyü azaltmak amacı ile yapılan uygulamalara “ses yalıtımı” denir.

Ses yalıtımı, temel olarak gürültünün insan üzerinde oluşturacağı zararlı etkileri en aza indirmek için alınacak önlemleri kapsar. Gürültü, düzensiz yapılı, farklı frekans bileşenlerine sahip olan ve genellikle zamana göre, değişken olan istenmeyen ses topluluğudur. Kısaca rahatsız edici ses olarak tanımladığımız gürültü, günümüzde, kentleşmenin doğal bir sonucudur.

Bazı alanlarda ise, düşük ses seviyesi, isin en önemli gereklerinden biridir. Radyo yayıncılığında ve müzik stüdyolarında ses seviyesinin düşük olmasının gerekmesi, bir hastanede hastalara sessiz ve huzurlu ortam oluşturmak, okulda dışarıdan gelen gürültüleri kesmek, bina yapım aşamasında çözülmesi gereken sorunlardır. Yapılarda huzurlu bir ortam sağlamak için gürültüyle mücadele etmek gerekir. Gürültüyle mücadelede temel olarak iki yöntem kullanılır. Akustik düzenleme ve ses yalıtımı. Akustik düzenleme, kapalı ortamdaki yansıma süresinin düzenlenmesidir. Ses yalıtımı ise, yapı elemanları aracığıyla iletilen seslerin miktarlarını azaltmak için yapılan işlemdir.

Gürültü, konforumuz açısından istenmeyen, rahatsız edici bir durumdur. Verdiği bu rahatsızlığın yanı sıra bireyler üzerinde, psikolojik, fizyolojik ve performans yönünden olumsuz etkilere de yol açar. Gürültü, davranış bozuklukları, çalışma verimindeki düşüş, duyma kayıpları, kulak çınlamaları ve bazı psikolojik hastalıkların nedeni olabilir. Üstelik gürültü sonucu oluşan işitme kayıplarının ilaçla veya cerrahi bir müdahale ile tedavisi bulunmuyor. Araştırmalar, sürekli 55 dB mertebelerindeki gürültünün, sinirlilik, saldırganlık ve uyku düzensizlikleri yarattığını gösteriyor. Uzun süreler yüksek gürültü düzeyi ile karsı karsıya kalındığında beyin adrenalin salgılıyor, vücut “savaşma” konumuna geçiyor ve sonuçta psikolojik sorunlar ve hipertansiyon gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Danimarka’nın Schiprol Havalimanı’nın kalkış ve iniş güzergâhlarında yapılan bir araştırma, 10 yıl içinde kalp rahatsızlıklarının iki katına çıktığını, uyku hapı kullanımının ise yüzde 20 ile yüzde 50 arasında arttığını göstermiştir.

Ses yalıtımı; gürültünün zararlı etkilerinden korunulması gereken alanlarda (konut, okul, hastane, yurt, otel, is yeri vb.), çevreye yaydıkları gürültünün önlenmesi gereken alanlarda (jeneratör, hidrofor, kalorifer, yüksek ses düzeyine sahip eğlence yerleri vb.), kullanım koşulu sese bağlı alanlarda (sinema, tiyatro, konser ve konferans salonu, TV ve ses kayıt stüdyosu vb.) yapılmalıdır. Ses veya gürültü; gazlar, katı maddeler ve sıvı ortamlarda titreşimler yaratarak yayılan bir enerji türüdür. Yapılarda ses iletimi temelde iki yolla meydana gelir;

1-) Hava dogusumlu ses iletimi
2-) Darbe kaynaklı ses iletimi

Hava doğuşumlu ses iletimi: Ses dalgaları hava içerisinde hareket ederek ulaştıkları yapı elemanının titreşmesine neden olur. Titreşimler yapı elemanı içerisinde ilerleyerek veya yapı elemanında bulunan çeşitli boşluklardan geçerek ses kaynağına komsu olan hacme iletilir. Tipik hava dogusumlu ses iletimine örnek olarak
konuşma, müzik dinleme vb. faaliyetler verilebilir.

Darbe kaynaklı ses iletimi: Bir nesnenin yapı elemanına (duvar, tavan veya döşeme) çarpması sonucu, yapı elemanının her iki yüzeyi de titreşerek ses dalgası üretir ve darbenin olduğu hacmin dışındaki diğer hacimlere ses iletilir. Tipik darbe kaynaklı ses iletimine örnek olarak ayak sesleri, zıplama, eşyaların düşürülmesi, sürüklenmesi vb. faaliyetler verilebilir.

Hava doğuşumlu ve darbe kaynaklı ses iletiminin sınırlandırılmasında farklı metotlar kullanılır. Eğer ses dalgaları, içinde yol aldıkları ortamdan farklı yoğunluk veya esneklikte bir engelle karsılaşırlarsa, enerjinin bir kısmı yansıtılır, bir kısmı soğurularak ısıya dönüşür, bir kısmı da yoluna devam eder. Ses yalıtımı da temel olarak, binaların tüm kısımlarından yansıyan ses dalgalarının geçişini engelleyecek uygulamalardan oluşur. Tek katmandan oluşan yapı elemanları, havada oluşan sesin komsu mekâna geçişine kütleleri ile karsı koyar. Buna kütle kanunu adı verilir. Dolayısıyla, bir duvarın ağırlığını artırdıkça, ses geçiş kaybı da artırılmış olur. Ancak bu yöntemle ses yalıtımı sağlamak; taşıyıcı sisteme getireceği aşırı yük, ses köprüleri oluşumu ve o duvarın kalınlaşmasından dolayı ortaya çıkacak yer kaybı gibi nedenlerle ekonomik ve fonksiyonel olmaz. Bu tür tek katmanlı bölme duvarlara alternatif olarak, günümüzde, çift cidarlı hafif bölme duvarlar kullanılıyor. Bu duvarlar, taşıyıcı bir yapı arasına yerleştirilen ses yutucu bir malzemeler ve iki yüzüne tespit edilen ince kaplamalardan oluşur. Mevcut binalarda içeriden yapılacak uygulamalarda, ses yalıtım malzemesi yapı elemanına profillerle veya yapıştırılarak tespit edilir ve üzerine kaplama yapılır.
Döşemelerde ayak sesi, eşya çekme sesi gibi darbe seslerinin de bitişik, alt ve üst mekânlara geçişinin önlenmesi gerekir. Bu amaçla uygun malzemelerle yüzer döşeme uygulamaları yapılır. Darbe seslerin önlenmesi, ancak çift katmanlı döşeme uygulaması ile mümkündür. Bu amaçla; döşeme üzerinde ses yalıtım malzemeleri yerleştirilir. Ardından, üzerinde oluşturulacak sap ve döşeme kaplamasının betonarme döşeme ve duvar elemanlarıyla teması kesilecek şekilde ses yalıtım malzemesi süpürgelik hizasına kadar duvarlarda devam ettirilir. Böylelikle insanların üzerinde hareket edecekleri döşemenin duvarlar ile teması kesilerek, ses yalıtım malzemelerinden oluşan bir nevi havuzun içerisine alınması sağlanır. Böylece doğrudan veya dolaylı yollardan ses iletimine neden olacak ses köprüleri ortadan kalkar. Bu sisteme “yüzer döşeme” adı verilir.

Gürültünün önlenmesi açısından, yapıların konumu ve tasarımı da önem taşır. Otoyol, havalimanları ve demiryollarından kaynaklanan gürültüden etkilenmemesi için, yerleşim alanlarının buralardan mümkün olduğunca uzakta kurulması gerekir. Yine, gürültü kaynağı ile yerleşim merkezleri arasında doğal veya yapay setler oluşturulabilir. Yansımaya neden olacak avlulu ve U tipi binalardan kaçınmak da gürültüye karsı alınacak önlemlerdendir.

Duvar, pencere gibi yapı elemanları belirlenirken ses yalıtım özelliği yüksek olan malzemeler kullanılmalıdır. Aksi durumlarda yapılacak işlemlerin uygulaması zorlaşacak, bazı hallerde ise çözümü imkânsız sonuçlar doğuracaktır. Bina camlamalarında gürültü kontrol yöntemlerinin başlıcaları; cam kalınlığının artırılması laminasyonlu ve akustik laminasyonlu cam panoların kullanılması, ısı yalıtımını da gerektiren yerlerde tek cam yerine gürültü kontrolü için özel tasarımlanmış yalıtım camı ünitelerinin ve çift doğramalı camlamaların kullanılmasıdır. Kalın, ağır ve boşluksuz kapılar kullanarak ses sızıntılarını önlemek ses yalıtımı açısından önemlidir.
Bunların dışında, perde ve halı gibi dekorasyon elemanları, ses geçişini engellemek bakımından az da olsa etkilidirler.

Yapı elemanları vasıtasıyla iletilen seslerin miktarlarını azaltmak için yapılan isleme “Ses Yalıtımı”, mevcut kapalı ortamda yansıma süresinin düzenlenmesine ise Akustik Düzenleme” denir. Ancak ne yazık ki bu iki kavram birbirine çok karıştırılıyor. Özellikle isinin uzmanı olmayan kişilerin doğru malzemeyi doğru detayda kullanmayı bilmemeleri sonucu yapılan hatalar, malzemeler hakkında da yanlış yorumlara yol açabiliyor.

Ses yalıtımında yoğun kütleli malzemeler tercih edilirken, akustik düzenlemede açık gözenekli yalıtım malzemeleri tercih edilmektedir.

SES YALITIMI VE YALİZBOR

Yalizbor, Bor takviyeli selülozik yalıtım malzemesi 60-150 kg/m³ lük yoğunluğu ve açık gözenekli lifli yapısı sayesinde hem ses yalıtımında, hem de akustik düzenlemede ideal bir malzemedir. Bölme duvarlarda, dış duvarlarda, tüm çatı çözümlerinde, ses yalıtımı gereken her yerde güvenle kullanılmaktadır. Aynı zamanda hem ısı hem ses yalıtımı yapabilen, uygun detaylarla akustik düzenleme sağlayan Yalizbor, yapılan testlerde, 500 Hz frekansta 5 cm kalınlıkta tek başına 47,2 dB ses yalıtımı sağlamaktadır. Alçıpanlı, çift duvarlı, hava boşluklu vb. çözümlerle bu değer çok daha yukarılara çıkabilmektedir.

Düğün salonlarında tavanda ve duvarlarda çınlamanın engellenmesi, akustik düzenleme ve mekân dışına ses geçişinin engellenmesinde; Bodrum duvar ve tavanlarında, kazan dairelerinde, hidrofor odalarında, mekândaki sesin diğer katlara geçişinin engellenmesinde; Otellerde, hastanelerde, iş merkezlerinde, sosyal tesislerde, konutlarda yatak odaları arasında vb. odalar arası ses geçişinin engellenmesinde; Her türlü çatıda, dışarıdan gelen her türlü gürültünün engellenmesinde, Yalizbor ideal bir ses yalıtım malzemesidir.

Parçacıklı yapısı nedeniyle ideal ses yalıtımı yapan Yalizbor, camyünü ve taşyünü gibi lif yapısında olmadığı için batmaz, kaşındırmaz, cilde zarar vermez ve alerjik değildir. Bu da, zamanla ve hava akımlarıyla bulunduğu yerden ayrılsa dahi, insan bünyesine zarar vermez

YANGINA VE HAŞEREYE KARŞI KORUMADA
Evlerdeki her tür mobilya, perde, duvar kâğıdı gibi eşyaların tümü yanıcıdır. Yangınlar için gereken oksijen ise havada bulunur. Sönmemiş bir sigara, elektrik kontağı, güneş ısınları, soba ve ocak gibi ısı kaynakları, bazı kimyasal tepkimeler ve sürtünmeye bağlı olarak ortaya çıkan ısılar ile yanıcı maddelerin herhangi bir şekilde tutumsa sıcaklığına gelmesi yangının başlamasına neden olur. Yanıcı maddelerin ve oksijenin hayatın vazgeçilmez birer parçası olduğu düşünülürse ve yanıcı maddeleri tutuşturabilecek enerjiyi sağlayabilecek teknolojik aletlerin çevremizi sardığı göz önüne alınırsa, aslında yaşanılan mekânlarda yangın çıkma olasılığı sanıldığı gibi düşük bir olasılık değildir. Yangından korunma denildiğinde bugün birçok kişinin aklına, yangın söndürme sistemleri ve duman detektörleri gibi uyarı sistemleri geliyor. Aktif koruma sistemleri olarak adlandırılan bu sistemler yangın güvenliğinde önemli bir rol oynamasına karsın, yangının başlamasından sonra devreye girer ve mekanik arıza gibi çeşitli nedenler ile işlevlerini tam olarak yerine getiremeyebilirler. Bu nedenle; aktif önlemlerin dışında yangının ve zararlı etkilerinin, bina içinde ve komsu binalara yayılmasını yavaşlatacak, kişilerin yangın mahalinden güvenli bir şekilde tahliye edilmesine olanak sağlayacak yapısal önlemler alınmalıdır. Böylelikle, yangın büyümeden itfaiyecilere müdahale etme imkânı tanınır ve mal kayıpları azaltılır. Yangınların zararlı etkilerinin sınırlandırılmasına yönelik, can ve mal güvenliğini sağlayıcı yapısal önlemlere “yangın yalıtımı” denir.

Yangınlarda can kayıplarının önemli bölümü, yanma sırasında ortaya çıkan dumandan ve bu dumanın içindeki gazlardan kaynaklanır. Hidrojen–siyanür, karbondioksit, karbon monoksit ve karbon-sülfür baslıca zehirleyici gazlardır. Bu zehirli gazlar solunduğunda kana karışarak insanı zehirler. Belirli bir süre dumana maruz kalarak zehirli gazları soluyan insanlar hayatını kaybeder. Duman içerisinde zehirli gazların dışında boğucu, tahriş edici veya göz yaşartıcı etkiye sahip başka gazlar da bulunabilir. Bu gazlar öldürücü olabildiği gibi, göz yaşartma gibi etkileriyle kaçış alanı bulmayı zorlaştırarak insan hayatını tehdit edebilir. Amonyak, hidroklorik asit ve kükürt dioksit gibi gazlar tahriş edici etkileri ile insanların sağlığına kalıcı veya geçici zararlar verebilir

ZEHİRLİ GAZLAR TEHLİKE SINIRI (ppm)
Karbon Monoksit 50-100
Formaldehit 2
Formikasit 5
Metil alkol 200
Asetik asit 10
Hidrojen Klorür 5
Hidrojen Siyonür 10
Azot oksitler 5
Kükürt dioksit 5
Kükürtlü oksijen 10
NH3 25



Bazı Zehirli Gazların Tehlike Sınırları

Genel olarak yangınlar neticesinde oluşabilecek can ve mal kayıplarının azaltılması için tasarım aşamasında önlem almak gerekir. Yapı elemanları, kullanılacak her türlü malzemenin yangına verdiği tepki ve yangına katkı sağlayıp, sağlamadığı göz önüne alınarak tasarlanmalıdır.

Yangınlarda oluşan ısı ve dumanın can kayıplarına neden olmaması için yangına maruz kalan kişiler en hızlı şekilde tahliye edilmelidir. Yangının ve zararlı etkilerinin yayılmasını önlemek için yapı içerisinde yangına dayanıklı bölümler oluşturulmalıdır. Duman bariyerleri vb. önlemlerle ısı ve dumanın yayılması yavaşlatılarak, insanların zarar görmeden yapıyı terk etmeleri için zaman kazandırılır. Tahliyenin sağlanması amacı ile uygun sayı ve boyutlarda yangın çıkışlarının oluşturulması gereklidir. Yangın anında yapı içerisindeki kişilerin güvenli bir şekilde çıkışa ulaşabilmeleri, yangın yalıtımlı kaçış koridorları ve merdivenleri ile sağlanır. Yangın yalıtım malzemeleri ile oluşturulan bu kaçış yolları, binanın tamamen boşaltılması için gereken sürede yangına ve zararlı etkilerine karsı direnç gösterir.
İnsanların yangından zarar görmemesi için yangın yalıtımı önlemleri; uyarı, acil durum aydınlatması, çıkış ve yönlendirme işaretleri, duman tahliye sistemleri, yangın damperleri gibi pek çok aktif önlemler ile birlikte tasarlanmalıdır.

Yangın sırasında açığa çıkan ısı, yapıların kısmen veya tamamen yıkılmalarına neden olabilir. Yangının meydana geldiği yapının içerisinde sıcaklık, kısa sürede çok yüksek değerlere ulaşarak yapının yük taşıyan kısımlarının dayanıklılığını etkiler. Bir odada çıkan yangın ele alındığında, sıcaklık (sıcak havanın yükselmesi ile) zeminden tavana doğru artış gösterir. Belirli bir süre sonra, tavanda sıcaklık yaklaşık 1000 °C’ye çıkar. Betonarme malzemelerin mukavemeti 500 °C’nin üstünde 1/3 oranında azaldığından tavanın çökme riski oluşur. Isı etkisi ile yapı tamamen çökerek kullanılamaz hale gelebileceği gibi, bazı kısmi çökmeler/yıkılmalar yangına müdahale imkânlarını zorlaştıracağından büyük oranda mal kayıplarına neden olur.

Yapının yük taşıyan kısımlarının yangın söndürülene kadar fonksiyonlarını sürdürmesi hayati bir öneme sahiptir. Yük taşıyan yapı elemanlarının, yangın neticesinde oluşan ısıdan etkilenmemeleri için; arkasındaki malzemelere ısı iletimi oldukça düşük olan, yangına dayanıklı yangın yalıtım malzemeleri ile kaplanmaları gereklidir. Yangın yalıtımı yapılarak; yapı malzemelerinde sıcaklık yükselmesi yavaşlatılır ve hem yapının içerisindeki kişilerin yapıyı terk etmeleri hem de söndürme ekiplerinin yangını kontrol altına almaları için süre kazandırılır.

Yangınlarda meydana gelen mal kayıplarının azaltılması için yangının yayılmadan kontrol altına alınması gerekir. Yangının yayılımı; yapı içerisinde yangın dayanımlı bölümlerin oluşturulması ile yavaşlatılır. Yangın yalıtım malzemeleri ile oluşturulan bu dirençli bölümler ile belirli sürelerde yangının yayılımı sınırlandırılarak; itfaiye ekiplerinin yangın büyümeden müdahale edebilmeleri için zaman kazandırılır. Dolayısıyla mal kayıpları yangın yalıtımı ile azaltılmış olur. Ayrıca, yangının katlar arasında ve komsu binalara yayılarak can ve mal kaybının artmaması için dış cephelerde yangın yalıtımı önlemleri alınır. Yangın yalıtımı yapılmamış binalarda yangının çok hızlı bir şekilde büyümesi sonucu oluşan ısı nedeniyle, itfaiye ekiplerinin yangına müdahale edememesi, yapıyı tamamen kullanılmaz hale getirebilir.

Yangın neticesinde oluşan mal kayıplarının azaltılmasında; yangın yalıtımı önlemleri ile birlikte; otomatik yangın söndürme sistemleri, yangın dolapları vb. aktif önlemler de önemli rol oynar.

Yangının zararlı etkilerinin sınırlandırılması ve güvenli kaçış bölgelerinin oluşturulması amacı ile yapılar bölümlere ayrılır. Bu bölümlerin duvarlarına, tavanına, döşemesine yangın yalıtımı yapılarak bu kısımlara yangının ve dumanın ulaşması engellenir. Ayrıca bu bölümlerde bulunan kapı ve pencerelerin belirli yangın dayanım özellikleri olması gerekir.

Yapılarımızın yangın başlangıç anından söndürme işleminin tamamlanmasına kadar geçen sürede yıkılmadan ayakta kalması için taşıyıcı kısımlara ve dışardan yangının sıçramaması için çatı ve cephelere yangın yalıtımı yapılır. Kazan dairesi gibi özel odaların duvarlarına, duman gazlarının ve ısının yayılmaması için hava kanallarına ve tesisat borularının geçtikleri bölgelere de yangın yalıtımı uygulamaları yapılır.

Kaynak: İzoder web sitesi


YALİZBOR VE YANGIN

Ülkemizde yapı malzemelerinde kullanılan yangın sınıflandırması kriterleri Avrupa Birliğine uyumlu hale getirilerek, 17 aralık 2007 tarihinden itibaren EN 13823 standardı ile düzenlenmiştir. Bunun sonucunda artık yapı malzemeleri yangın sınıflandırmasında malzemeler, A1, A2, B, C, D, E olarak değerlendirilmektedir. Bizim ürünümüz de, TSE laboratuarlarında yapılan testler sonucunda B sınıfı yanmaz malzeme olarak belirlenmiştir. Yeni sınıflandırma birçok malzemenin de sınıfının değişmesine neden olmuştur.

Yalizbor bünyesindeki Bor elementleri sayesinde yangına dirençli duruma getirilmiş %75 geri kazanılmış atık selülozdan üretilmektedir. Böylece hem Dünya rezervinin %72 sini elimizde tuttuğumuz BOR madeninin Ülke içinde değerlendirilmesine katkı sağlamakta, hem de atık selülozun değerlendirilmesi ile çevre kirliliğine, kendi gücümüz oranında karşı koymaktayız. Bu değerler ilk başta etkili ya da yeterli gelmeyebilir. Ama %50 nin üzerinde yurtdışından getirilen hammadde ile üretilen petrol türevli yalıtım malzemeleri düşünüldüğünde, bu değerler anlam kazanacaktır. Tamamen yerli, tamamen doğal, hem imalatında çevreye zarar vermeyen, hem de kullanımı sonunda binalarda yaptığı yalıtımla, yakıt tüketimini ve karbon monoksit salınımını azaltan Yalizbor ile yalıtım yaptırmak, her anlamda ülkemize kazandıracaktır.

Yangın esnasında alev ile temas eden Yalizbor, yavaş yanmaya geçerek yangının yayılma hızını düşürmektedir. Ateşin yapı elemanlarına ulaşmasını geciktiren, hiçbir şekilde damlama yapmayan Yalizbor, alevin çok yavaş şekilde ilerlemesini sağlar ve yangına hiçbir katkısı yoktur. Sonuçta önemli olan, çok yüksek maliyetli hiç yanmayan binalar yapmaktan çok, bina içindekilere yangın esnasında kaçacak süreyi kazandırabilecek, yangın kaçışlarına ulaşmalarını sağlayabilecek ve kaçış esnasında, yanan yapı malzemelerinden çıkacak zehirli gazlar nedeniyle insanlara zarar vermeyecek binalar yapabilmektir. Yangın esnasında saniyelerin önemini hepimiz çok iyi bilmekteyiz.

Yangın esnasında Yalizbor’ un bünyesinden yanma ile çıkan gaz miktarı, petrol türevli ürünlere göre çok daha az olmaktadır.

HAŞEREYE KARŞI YALİZBOR

Yalizbor bünyesindeki Bor mineralleri, kimyasal yapısı nedeniyle böcekleri ve ahşap yiyen termitleri uzak tutmaktadır. Bu olağanüstü özelliği, yangın geciktirici özelliği ile birlikte Yalizbor’ un ahşap binalarda eşsiz ve rakipsiz olmasını sağlamaktadır.

Yapılan testlerde Yalizbor bünyesinde bulunan aerobik, Mezofilik Bakteriler, Koliform grubu bakteriler, Escherichia coli, Bacillus cereus, Maya ve küf miktarları, sofra tuzunda bulunması gereken sınır değerlerin bile altında çıkmıştır. (link: Bakteri değerleri) Bu durum, Yalizbor’ un gerçekten çok özel bir ürün olduğunu ispat etmektedir. Amerika’ da yapılmış olan testlerde bor minerali içeren selülozik yalıtım malzemeleri içinde ahşap yiyen karınca, tahtakurusu vb. barınamadığı, hatta bunların malzemeye yaklaşamadıkları gösterilmektedir.

Aynı zamanda ıslansa bile Yalizbor bünyesinde maya, küf ve mantar oluşumu gerçekleşmemektedir. Bu da nefes alan ve bu esnada oluşan yoğuşmaların zamanla küfe dönüşmediği bir yalıtım demektir.

Doğal, %75 geri kazanımlı atıktan, çevreye zarar vermeden imal edilen Yalizbor, Bünyesinde bakteri, maya, küf vb. bulundurmaması, böcek ve haşereleri kendinden ve uygulandığı yüzeyden uzak tutması gibi olağanüstü özellikleri ile de, gittikçe kirlenen dünyamızda geleceğin doğal yalıtım malzemeleri arasında en üstlerde yerini almaktadır. Avrupa’ da ve Amerika’ da elit, teşvik edilen ve sevilen yalıtım malzemelerinin başında gelen Selülozik Yalıtım malzemeleri, Yalizbor ile ülkemizde de güvenle kullanılmış ve kullanımı artarak devam etmektedir.
© 2018 FirmaAdınız. Tüm Hakları Saklıdır.
Bizi Arayın
0332 355 17 08
E-posta
info@saraylioglu.com
Bu websitesi Site Kur ile oluşturulmuştur.